Garanti BBVA Yatırım Bankacılığı ve Finans Müdürü Emre Hatem yeni YEKDEM düzenlemesini değerlendirdi.

 

"İlk olarak bakıldığında geçmişte konuşulan piyasa takas fiyatına endeksli tarife yapısına kıyasla %52 TL enflasyon ve %48 dövize endeksli bir eskalasyon olması olumlu bir gelişme diyebiliriz. Eskalasyonun içerisinde döviz komponenti olması finansmanın tamamının döviz olması için maalesef yeterli değil. Finansmanın döviz kompozisyonu için proje özelinde çalışıp ona göre karar verilmesi gerekiyor. İlk etapta 2003’ten bugüne geçmiş datalara göre baktığımızda ilgili eskalasyon formülü döviz bazında tam bir koruma sağlamıyor diyebiliriz, bu eskalasyon formülüne rağmen döviz bazında fiyatın azalma riski var. Hatta USD bazında tavan fiyat geldiği için tam tersine kurun düştüğü bir senaryoda TL fiyatının bile düşme riski bulunuyor. Bunlar hep kur riskine ilişkin belirsizlik yaratacağı için finansal modellerdeki borç servisi karşılama oranları (BSKO) beklentilerini bir nebze yukarı çekebilecek unsurlar. Bu da daha az kredi, daha fazla sermaye demek. İlaveten döviz kredi kullanımı için öncelikle TCMB genelgesinin kapsamının netleştirilmesi gerekecektir, şu an hukuken bu projeler bir miktar da olsa döviz kredi verilip verilemeyeceği belirsiz.

Bizim çalışmalarımıza göre örnek bir rüzgar projesi için %30-35 düzeyinde özkaynak katkısı gerekecek gibi duruyor, güneş, hidro ve biyokütle için ise özkaynak oranı %40-45 seviyesinde tahmin ediyoruz. Bu tutarlar yatırım maliyetlerinin zaman içerisinde azalmasıyla mutlaka daha düşük seviyelere gelecektir. Bizce öz kaynağı güçlü grupların yatırıma devam edebileceği bir yapı var.

Yerli kömür projelerinde uygulanan tarifede hem tavan hem taban fiyat var, burada ise sadece tavan fiyat olması Türk Lirası kredide bile kurun azalması durumunda Türk Lirası fiyatın düşme riskini yaratıyor. Taban fiyat getirilmesi her şekilde projelerin finansmanını kolaylaştıracaktır."